GÜNCEL DURUMA DAİR BAĞIMSIZ DEVRİMCİ HAT

Yazan: Abidin Demir

Black and white image of audience with hands raised, capturing concert energy.

Burjuva demokrasisi halkı kandırmanın bir aracıdır. Ama burjuvazinin kendi kurallarına bile uymadığı, seçimlerin dahi tanınmadığı bir ortamda, halkın en geniş kesimlerinin tepkisi devrimciler için önemli bir mücadele alanıdır. Bugün mesele ne Ekrem İmamoğlu’dur ne CHP’dir; mesele, faşizmin geniş halk yığınlarına karşı doğrudan bir saldırıya girişmiş olmasıdır.

Türkiye, her zaman faşizmin değişen biçimlerle hüküm sürdüğü bir devlet olmuştur. Seçimler, burjuvazinin iç klikleri arasındaki mücadeleyi halkın iradesiymiş gibi gösteren bir mekanizmadır. Ancak cumhurbaşkanlığı seçimleri hazırlıkları öncesinde gerçekleştirilen bu operasyon, burjuva demokrasisinin ne kadar kırılgan ve güdümlü olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.

Faşizm, kriz dönemlerinde hukuku dahi hiçe sayarak doğrudan saldırganlaşır. Halkın bir bölümü seçimlere inanmasa da, seçim hakkına yapılan bir saldırının aynı zamanda işçi sınıfının, ezilen halkların, devrimci hareketlerin örgütlenme alanlarını daha da daraltacağı açıktır. Bu nedenle, seçim mekanizması ya da bunun gibi burjuva demokratik argümanlardan medet ummayanlar da dahil “hak ve özgürlükler” noktasında ki gerilemeye karşı mücadele etmesi gerektiğini vurgulamalıyız.

Marksist-Leninist-Maoist (MLM) çizgi, halkın en geniş kesimlerinin mücadelenin içinde aktif bir şekilde yer almasını esas alır. Bugün üniversitelerde, işçi mahallelerinde ve sokaklarda gelişen protestolar, yalnızca burjuva muhalefetin örgütlediği hareketler değildir. Bizzat devletin faşist karakterine karşı gelişen, halkın hak arama refleksinin bir sonucudur.

Bu noktada, süreci sadece CHP’nin veya İmamoğlu’nun hakları ekseninde değil, halkın örgütlenme ve iradesini ortaya koyma kapasitesinin nasıl artırılacağı yönünde değerlendirmek gerekir. Bugün kitlelerin sokakta olması, devrimciler için bir görevdir: Bu öfkenin düzen içinde eritilmesini engellemek, ona devrimci bir yön kazandırmak esastır.

Burjuva muhalefet, sistemin devamlılığını sağlayan bir unsurdur. CHP ve benzeri güçler, halkın öfkesini seçim sandıklarında soğutmaya çalışacak ve sokağın devrimci bir hatta evrilmesini engelleyecektir. Bugün bu mücadele, sadece İmamoğlu’nun serbest bırakılması meselesi değil, halkın faşizme karşı doğrudan tepkisini nasıl örgütleyeceğimiz meselesidir.

Bağımsız devrimci hat, burjuvazinin hiçbir kanadına yaslanmadan, halkın kendi gücüne dayanarak mücadele etmesi demektir. Bu yüzden, bugün yaşanan süreci yalnızca bir “burjuva hesaplaşması” olarak görmek yerine, faşizmin en geniş kesimlere saldırısını teşhir ederek, bu tepkileri anti-faşist bir mücadeleye yönlendirmek zorundayız.

Bu kriz, Türkiye’deki mevcut sistemin daha fazla baskı ve zorbalık dışında bir seçenek sunamayacağını gösteriyor. Burjuvazi, en ufak bir seçim sürecini dahi yönetemeyecek bir kırılganlığa ulaşmış durumda. Ancak çözüm, bir burjuva klikten başka bir burjuva klike geçmek değildir; halkın kendi örgütlülüğünü yaratması, bağımsız bir devrimci çizgide hareket etmesidir.

Bugün halkın iradesine yapılan saldırıya karşı durmak, seçimlere inanmak anlamına gelmez. Burjuvazinin kendi iç mekanizmasını dahi çiğnediği bir dönemde, devrimcilerin halkın en geniş kesimleriyle buluşması ve mücadeleyi büyütmesi gerekir. Halkın öfkesini soğutmaya çalışanlara karşı, onu devrimci bir hatta kanalize etmek, devrimcilerin asli görevidir.

Bu yüzden, burjuva demokrasisinin canı cehenneme; ancak faşizme karşı halkın mücadelesi savunulmalı ve bu mücadele sosyalist devrim hattına bağlanmalıdır.

Scroll to Top