DEVRİMCİ YEREL YÖNETİMLER ÜZERİNE-BÖLÜM 2

Yazan Cafer Can

Somut Model: Devrimci Halkçı Yerel Yönetimlerin Örgütlenmesi

Devrimci halkçı yerel yönetimler, kendiliğinden oluşan rastgele yapılar değil; bilinçli, örgütlü ve sistemli bir kurgu üzerine inşa edilmelidir. Örgütlenme biçimi, hem halkın en geniş kesimlerini kucaklamalı hem de sınıf mücadelesini kesintisiz bir biçimde ilerletmelidir.

Bu çerçevede, devrimci yerel yönetimlerin örgütlenmesi dört temel düzeyde ele alınmalıdır: Mahalle, köy, fabrika ve okul.

  1. Mahalle Komiteleri: En Temel Hücre

Şehirlerde halkın doğrudan katılımını sağlayacak temel örgütlenme birimi mahalle komiteleridir. Mahalle komiteleri, her sokaktan, her apartmandan seçilen temsilcilerle oluşur. Bu temsilciler, halk meclislerinde alınan kararların uygulanmasını sağlar ve sürekli geri bildirim mekanizması kurar.  Görevleri: Güvenlik, gıda temini, sağlık hizmetleri, kültürel etkinlikler, halk eğitimi. İşleyiş: Haftalık toplantılarla halkın doğrudan katılımı sağlanır. Temsilciler her an geri çağrılabilir.

Özel İlke: Her karar, kitle tartışmasına açılır; karar süreçleri şeffaftır.

Mao Zedong’un köylü devrimleri üzerine yaptığı gözlem son derece nettir: Gerçek halk yönetimi, halkın kendi kaderi üzerinde doğrudan söz sahibi olduğu yerde başlar (Mao Zedong, Hunan’daki Köylü Hareketi Üzerine Rapor, 1927)

2. Köy Konseyleri: Tarım Alanında Halk İktidarı

    Köyler, devrimci yerel yönetimlerin diğer önemli ayağını oluşturur. Köy konseyleri, köylülerin doğrudan katılımıyla toprak, üretim ve adalet işlerini düzenler. Özellikle büyük toprak sahiplerine karşı yürütülen mücadelede köylülerin kendi öz örgütlülüğü belirleyici olacaktır. Görevleri: Toprak dağıtımı, üretim kolektifleri kurulması, köylü eğitimi, kültürel devrim.

    İşleyiş: Tüm köylülerin katılımıyla düzenli halk toplantıları.  Özel İlke: Üretim araçlarının ortak kullanımı ve eşit paylaşım.

    İbrahim Kaypakkaya’nın ifadesiyle: Köylüler yalnızca toprak istemez; kendi kaderlerini kendi ellerine alacak örgütleri de ister (İbrahim Kaypakkaya, Türkiye’de Köylü Devrimi, 1972)

    3. Fabrika ve İşçi Komiteleri: Üretimin Halk Denetimi

      Sanayi bölgelerinde halkçı yönetim, işçi sınıfının doğrudan iktidarıyla mümkündür. Fabrika komiteleri, üretim süreçlerini ve işyerlerinin yönetimini doğrudan işçilerin denetimine verir.  Görevleri: Üretim planlaması, işçi sağlığı ve güvenliği, ücret ve çalışma koşullarının kolektif belirlenmesi.  İşleyiş: Tüm işçilerin katıldığı genel kurullar ve seçilmiş komiteler. Özel İlke: “Üretimde patron yoktur; emekçilerin kolektif aklı vardır.”

      Lenin’in vurguladığı gibi: Gerçek işçi yönetimi, üretimin her aşamasında işçilerin tam kontrolüyle mümkündür (Lenin, Sendikalar Üzerine, 1920)

      4. Okul Meclisleri: Bilginin ve Kültürün Devrimi

      Eğitim kurumları, eski sistemin ideolojik kalelerini oluşturur. Devrimci halkçı yönetim, okullarda öğrenci, öğretmen ve çalışanların ortak meclisleriyle halkçı eğitim kurumları yaratır.  Görevleri: Eğitim programlarının yeniden düzenlenmesi, halkçı bilim ve sanat anlayışının yaygınlaştırılması, halkla okul arasındaki sınırların kaldırılması. İşleyiş: Öğrenci-öğretmen iş birliği temelinde doğrudan demokrasi.

      Özel İlke: Ezberci eğitim değil, eleştiren, sorgulayan ve halk için öğrenen bir nesil.

      Mao Zedong’un Kültürel Devrim sürecinde işaret ettiği gibi: Eğitim kurumları, yalnızca eskiyi yıkmakla kalmayacak; yeninin inşasında da öncülük edecektir (Mao Zedong, Kültürel Devrim Konuşmaları, 1966)

       Devrimci Halkçı Yerel Yönetimlerin Karşılaşacağı Tehlikeler ve Çözüm Yolları

      Devrimci halkçı yerel yönetimler, doğası gereği sınıflar mücadelesinin en ön saflarında yer alır. Ancak tarih göstermiştir ki, en ileri örgütlenmeler bile zamanla yozlaşma, bürokratikleşme ve halktan kopma gibi ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalabilir. Bu süreçlere karşı önceden hazırlıklı olunmadığında, devrimci iktidar ilk doğduğu yerde çürümeye başlayabilir. Bu yüzden, devrimci halkçı yönetimlerin karşılaşabileceği temel tehditler ve bunlara karşı geliştirilmesi gereken çözüm yolları açık bir şekilde ortaya konmalıdır.

      1. Bürokratikleşme: Devrimin Sessiz Düşmanı

      Devrimci yönetimler, halkın doğrudan katılımına dayandıkları sürece canlıdırlar. Ancak zamanla yetkilerin küçük bir grubun elinde toplanması, temsilcilerin halktan kopması ve karar süreçlerinin kitlesel denetimden çıkması, devrimi içeriden çökerten bir bürokratikleşmeye yol açabilir.

      Çözüm Yolu: Temsilcilerin geri çağrılabilirliği mutlak bir ilke haline getirilmelidir.

      Tüm temsilciler ve yöneticiler düzenli olarak halk önünde hesap vermelidir. İdari görevler sınırlı süreli olmalı ve sürekli rotasyon uygulanmalıdır.  Mahalle, köy ve fabrika genel kurulları en yüksek karar organı olarak korunmalıdır.  Mao Zedong’un uyarısı bugün de günceldir: Halkın gözünden kaçan bir iktidar, düşmanın ellerine teslim edilmiş bir iktidardır. (Mao Zedong, Büyük Proleter Kültür Devrimi Üzerine Notlar, 1967)

      2. Halktan Kopma: Kitlelerden Ayrışma Felaketi

      Halktan kopan bir yerel yönetim, eninde sonunda devrime yabancılaşır. Kitlelerin gündelik sorunlarını göz ardı eden, kendini kitlelerin üstünde bir ‘öncü kast’ gibi gören bir anlayış, devrimci özden hızla uzaklaşır.

      Çözüm Yolu: Yönetimler, sürekli halkla iç içe olmalı, düzenli halk toplantılarıyla kitlelerin nabzını tutmalıdır.

      Tüm yerel sorunlar doğrudan kitlelerin katılımıyla tartışılmalı, karar süreçlerine geniş halk kesimleri dahil edilmelidir.  Devrimci kadrolar halkla birlikte yaşamayı, halkın içinde çalışmayı temel görev olarak görmelidir.

      İbrahim Kaypakkaya’nın hatırlattığı gibi: “Devrimci önderlik, kitlelerin içinde erimeden, onları yönetemez.” (İbrahim Kaypakkaya, Türkiye’de Devrimin Yolu, 1972)

      3. Legalizme ve Reformizme Sapma

      Bir diğer büyük tehlike, halkçı yönetimlerin giderek mevcut düzenin sınırlarına uyum sağlamasıdır. Özellikle yoğun baskı ve kuşatma dönemlerinde, devrimci yönetimlerin, sistem içi çözüm arayışlarına sürüklenmesi riski yüksektir.

      Çözüm Yolu: Devrimci halkçı yönetimler, sürekli olarak sistemle kendi arasındaki temel çelişkileri göz önünde bulundurmalıdır.

      Yapılan her iş, halk iktidarını güçlendirmek ve burjuva düzeni parçalamak perspektifiyle ele alınmalıdır. Kitlelerin devrimci enerjisi sürekli diri tutulmalı, pasifize edici “uyum” çabalarına karşı ideolojik mücadele yürütülmelidir.

      Lenin’in altını çizdiği gibi: Reformlar, ancak devrime hazırlık oldukları sürece anlam taşır; devrimin yerine geçtikleri anda gericiliğin aracı haline gelirler. (Lenin, Devlet ve Devrim, 1917)

      4. Liderlikte Şefçilik ve Kişi Kültü

      Bazı yerel yönetimlerde, belirli önderlerin tartışılmaz bir otoriteye dönüşmesi, devrimci kolektivizmin sonunu getirebilir. Kitlelerin örgütlü iradesi yerine bireylerin karizması üzerine kurulu bir iktidar biçimi, en sonunda kitlelerin siyasetten uzaklaştırılmasına ve örgütlü halk iktidarının çözülmesine yol açar.

      Çözüm Yolu: Kolektif önderlik temel ilke olmalıdır; hiçbir birey örgütün ya da halkın üstünde değildir.  Eleştiri-öz eleştiri mekanizmaları sürekli canlı tutulmalı ve teşvik edilmelidir. Her kadro, görevlerini kolektif akılla, kitlelerin denetiminde ve mütevazı bir ruhla yerine getirmelidir.

      Mao Zedong’un veciz sözleriyle: Parti içi demokrasi olmadan, halk demokrasisi kurulamaz; halk demokrasisi olmadan, sosyalizm inşa edilemez. (Mao Zedong, Parti Çalışmalarında Demokratik Merkeziyetçilik Üzerine, 1957)

      Devrimci Halkçı Yerel Yönetimlerin Pratik Uygulama İlkeleri

      Teori ile pratik arasında kopmaz bir bağ kurulmadan, devrimci halkçı yerel yönetimler sadece birer soyut ütopya olarak kalır. Gerçek bir halk iktidarı, ancak somut adımlar, işleyiş mekanizmaları ve kitlelerin doğrudan katılımını güvence altına alan yapıların kurulmasıyla inşa edilebilir. Şimdi, devrimci halkçı yerel yönetimlerin temel uygulama ilkelerini sistematik şekilde ele alalım:

      1. Temsil ve Geri Çağırılabilirlik Sistemi

      Devrimci halkçı yerel yönetimlerin en temel yapıtaşı, halkın doğrudan seçtiği, her an geri çağırabileceği temsilciler sistemidir. Bu sistem, temsilcilerin halka karşı sürekli sorumlu kalmasını ve hiçbir bürokratik kastın oluşmamasını güvence altına alır.

      Somut Uygulama Her mahalle, köy, fabrika, okul kendi genel kurulunda temsilcilerini seçer.  Seçimler açık oylama veya gizli oylama usulüyle yapılır. Temsilciler belirli aralıklarla faaliyet raporu sunar; halkın memnun olmadığı temsilciler anında görevden alınır.  Tüm temsilcilerin maaşları, bölgedeki işçi ve emekçi ücret ortalamasını aşamaz.

      Lenin’in “tüm kamu görevlileri seçilmeli ve her an geri alınabilir olmalıdır” ilkesini (Lenin, Nisan Tezleri, 1917) birebir uygulamak zorunludur.

      2.Doğrudan Demokrasi Mekanizmaları

      Temsil organlarının yanı sıra, halkın doğrudan karar alma süreçlerine katılımı sürekli teşvik edilmelidir. Yerel yönetim, halkın kolektif aklının ve iradesinin ürünü olmalıdır, birkaç kişinin inisiyatifine terk edilmemelidir.

      Somut Uygulama: Haftalık ya da iki haftalık mahalle, köy ve fabrika genel toplantıları yapılır.  Büyük kararlarda referandumlar düzenlenir.  Önemli proje ve kararlar doğrudan halk oylamasına sunulur.  Tüm toplantılar halka açık olur; kararlar şeffaf biçimde duyurulur.

      Che Guevara’nın vurguladığı gibi: Gerçek sosyalizm, halkın kendi kaderini her gün kendi elleriyle çizdiği bir süreçtir. (Che Guevara, Sosyalizm ve İnsan, 1965)

      Devam edecek…

      Scroll to Top