Yazan: Cafer Can

Devrimci halkçı yerel yönetimler kendiliğinden oluşan rastgele yapılar değil; bilinçli, örgütlü ve sistemli bir kurgu üzerine inşa edilmelidir demiştik 2. bölümümüzde ve bu inşa en geniş kesimleri kapsamalı, sınıf mücadelesinde kesintisiz ilerletmelidir. kaldığımız yerden devam edelim:
3. Üretim ve Tüketim Komiteleri
Ekonomik hayatın devrimci dönüşümü, yerel düzeyde üretim ve tüketim ilişkilerinin halkçı şekilde yeniden örgütlenmesiyle mümkündür. Somut Uygulama Kooperatifler, komünler ve kolektif üretim birlikleri oluşturulur.
Üretim araçları halkın denetimine geçirilir; özel kâr amaçlı işletmeler tasfiye edilir. Tüketim komiteleri, temel ihtiyaç maddelerinin adil dağıtımını organize eder. Üretim kararları, kitlelerin ihtiyaçları ve planlı ekonomi perspektifiyle belirlenir.
İbrahim Kaypakkaya’nın ifadesiyle: Üretimin toplumsallaştırılması, ancak üretim sürecinin kitlelerin doğrudan yönetimine geçirilmesiyle mümkündür. (İbrahim Kaypakkaya, Komünal Toplum Üzerine, 1972)
4. Halkın Silahlı Örgütlenmesi ve Savunması
Devrimci halkçı yerel yönetimler, kendilerini burjuva devletin baskısından korumak için halkın doğrudan örgütlenmesine dayanmak zorundadır.
Somut Uygulama: Her yerleşim birimi kendi halk milis örgütlenmesini kurar. Silahlı halk güçleri, sadece dış saldırılara değil, içte oluşabilecek gerici tehditlere karşı da hazır durumda tutulur. Savunma komiteleri demokratik biçimde seçilir ve halkın denetimi altında çalışır.
Mao Zedong’un vurguladığı gibi: İktidar namlunun ucundadır. (Mao Zedong, Devrim Üzerine Seçme Yazılar, 1938)
5. Kültürel ve Eğitsel Devrim Programı
Sadece iktisadi ve siyasi yapının dönüşmesi yetmez; halkın bilinci de devrimle birlikte köklü biçimde değişmelidir.
Somut Uygulama: Halk okulları, kurslar ve atölyeler kurulmalıdır. Okuma-yazma seferberlikleri düzenlenmeli, eğitime eşit erişim sağlanmalıdır. Devrimci değerleri yansıtan kültürel etkinlikler (tiyatro, müzik, şiir geceleri) teşvik edilmelidir. Gerici ve bireyci ideolojilere karşı sürekli bir ideolojik eğitim kampanyası yürütülmelidir.
Devrimci Halkçı Yerel Yönetimler: Geleceğin Tohumları
Devrimci halkçı yerel yönetimler, geleceğin sosyalist toplumunun tohumlarıdır. Bu yönetimler, kapitalist toplumun bağrında, onun çelişkilerini keskinleştirerek ve kendi iktidar aygıtını inşa ederek gelişir. Devrim yalnızca merkezî düzeyde bir iktidar değişimiyle değil, aynı zamanda yerellerde halkın bilinçli, örgütlü ve devrimci inisiyatifiyle filizlenecektir.
Tarih boyunca açıkça görülmüştür: Paris Komünü, Sovyetler, Çin’in kurtarılmış bölgeleri ve Peru’nun halk komiteleri gibi deneyimler, yerel halk yönetimlerinin nasıl devrimci bir öz taşıyabileceğini göstermiştir. Bu örnekler, bizim de hangi ilkelere sarılmamız ve hangi zaaflardan kaçınmamız gerektiğini öğretir.
İbrahim Kaypakkaya’nın açıkça belirttiği gibi: Yerel halk organları, burjuvazinin yok edilmesine ve proletarya diktatörlüğünün temelinin atılmasına hizmet etmelidir. Bu organlar bir ‘idare aygıtı’ değil, bir ‘savaş aygıtı’ karakteri taşımalıdır. (İbrahim Kaypakkaya, Türkiye’de Milli Mesele Üzerine, 1972)
Bugün devrimci halkçı yerel yönetimleri tartışmak, sadece bir gelecek tasarımı yapmak değil; her gün, her adımda bu iktidar çekirdeklerini örmek ve büyütmek sorumluluğudur. Öncü devrimciler ve halkın en bilinçli unsurları, bu sorumluluğu omuzlamalı, devrimci iradeyi kitlelerin en geniş kesimleri içinde kökleştirmelidir.
Unutulmamalıdır: Devrim, yalnızca iktidarın alınması değil, halkın kendi hayatını devrimcileştirerek iktidarı kendi ellerine almasıdır. Ve bu süreç, burada, halkın devrimci halkçı yerel yönetimlerinde başlar.