EĞİTİM VE AHLAK ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Yazan: Ozan Ünsal

Devrimci eğitim: devrimci kimliğin, kişiliğin oluşmasında çok önemli bir rol oynar. Parti’nin Komün yaşamında yer alma şansı bulan yoldaşlar eğitimin ne kadar önemli olduğunu bilirler. Parti içi eğitim olmadan devrimci kişiliğin pekişmesi alabildiğine zordur. Elbette bireysel çabalarda önemli fakat kollektif çalışma ortak devrimci-komünist ruhun oluşması açısından daha önemlidir. Eğitimin belli bir süresi olmaz, eğitim devrimci bir yaşam tarzı olarak ele alınmalıdır. Olanak varsa kollektif, olanak yoksa da bireysel olarak eğitimi yaşamımızın parçası haline getirmeliyiz. Hatta birey çeşitli sebeplerden kaynaklı örgüt yaşamından kopsa bile okuyup araştırmalı ve devrimci karakterini korumalıdır.

Doğada ve toplumda olduğu gibi bireylerde çelişkilerden meydana gelir. Kimi bireyler sürekli okuyup araştırarak sınıf bilincini arttırıp daha nitelikli hale gelebilirler fakat bu tüm burjuva alışkanlıklarından kurtuldukları anlamına gelmez. Bazen en `Komünist` yoldaşımızda dahil beklenmedik bir küçük burjuva yaklaşım veya tutum açığa çıkabiliyor. Bu gelişim açısında gayet normal bir durumdur. Her birimiz o ya da bu şekilde burjuva yaşamdan kopup Komünist saflara gelmişiz. Doğal olarak her türlü burjuva alışkanlıkları üzerimizde taşıyoruz. Hiç kimse doğuştan devrimci-Komünist değil! Kimimiz yaşadığımız nesnel koşullardan kaynaklı sınıf olarak doğuştan devrimcilere yakın olabiliriz ama bu devrimci-komünist kişiliğimizi oluşturduğumuz anlamına gelmiyor. Nihayetinde devrimci-komünist kişiliğin bir üst sınırı da yok.

Bütün bunların yanında şu husus önemlidir; bireyler belli olgunluğa, niteliğe ulaşmadan kurum içinde stratejik noktalarda örgütlenmemelidir. Devrimci saflarda olduğu gibi bizim saflarımızda da kimi yol arkadaşlarımız- yoldaşlarımız; 20 yıl, 30 yıl geçse de saflara geldikleri ilk gün gibi geri kalabiliyorlar. İlginçtir uzun yıllar geçmesine rağmen bu bireyler sempatizan olmaktan öteye gidemiyorlar. Kuşkusuz bunun belli sebepleri vardır. Bedeli göze almama, ideolojik zeminde gerici burjuva sınıftan kopamama vs. Aslında bu devrimci diyalektiğe uymayan bir durumdur, düşünsenize 30 yıl boyunca takvim devrimciliği yap ama ideolojik olarak ilk günkü gibi geri kal! Bu adeta sınıf mücadelesinin gelişimine ayak diremedir. Bu insanlarımızın ilerletilmemesi kurumların ciddi bir handikabıdır, başlı başına bir eğitim konusudur.

Tabi ki kimileri de ideolojik-politik olarak alabildiğine geri olmalarına rağmen kafa-kol ilişkileri üzerinden bedel ödemeyecek bir alanda stratejik görevlerde örgütlenebiliyorlar. Bu durumun belli sebepleri var; örgütsel liberalizm, bireyin önderlik eden kliği kafa-kol ilişkisinden kaynaklı eleştirmemesi, daralan kurumların yeterince nitelikli birey yetiştirememesi, işlenen kimi örgütsel suçlara ortak olması veya göz yumması gibi daha birçok neden sayabiliriz. Ne yazı ki, bu tarz bizim saflarımızda da artık ciddi anlamda tasfiyeci bir hal almaya başladı.

Devrimci eğitimin olmadığı, bireylerin devrimci dönüşümünü sağlayamadığı bir ortam beraberinde ahlaki dejenerasyonu da getiriyor. Beraber faaliyet yürütürken hiçbir iddia gündeme getirmeyip, kendine yönelik eleştiriler geldiğinde elinde belge ve kanıt olmadan kimi faaliyetçilere giderek ‘’elimizde dosya var, bunlar ajandır’’ demek en hafif ifadeyle ahlaki bir çöküntüdür. Aslında bu ahlaki çöküntüyü aşıp başka bir şeye giriyor ama biz yine de en hafif ifadeyle ele alalım.

Bulunduğu alan örgütünü kulaktan duyma dedikodu mekanizmasına çevirmek ahlaki bir çöküntüdür!

Bunun gibi daha bazı örnekler verebiliriz. Bütün bu örnekler toplamına baktığımızda kimi alanlardaki çürümenin boyutlarını hesaplayabiliriz. Dönem dönem ideolojik politik geriliklerden kaynaklı kimi alanlarda bu tür küçük burjuva-lümpen anlayışlar öne çıkabiliyor, bu mücadelenin tabiatında vardır. Ancak önderlik bir alanda öne çıkan bu tür geri, gerici anlayışlara müdahale etmek zorundadır. Yöntem gayet açıktır; bu tür lümpen kişilikleri ya geri çekip eğiteceksiniz ya da saflardan uzaklaştıracaksınız. Bunun başka lamı cimi yok.

Burada sorunlu olan sadece bu kişi değil, esasta sorunlu olan bu burjuva-lümpen kişiliği/kişilikleri kendi içinde barındıran, sırtını sıvazlayan üstüdür. Bu gibi ciddi sorunlar karşısında liberal davranmak, sorunun kaynağıyla uzlaşmak; Marksist bir yöntem değildir.

İşkencede direnmek; Partinin ideolojik-politik çizgisini bulunulan her alanda savunmak, Parti disiplinine-Tüzüğüne uymak, yalan söylememek, sorunlar karşısında diyalektik yöntemden kopmamak, devrimci eğitim ve ahlakı elden bırakmamak gibi birçok ilkelerimiz vardır. Bu ilkelerden kopmak veya geriye düşmek sınıf mücadelesinin yaşadığımız alanda zayıflaması demektir. Komünistler, Devrimciler temsil ettiğini iddia ettikleri sınıflar adına geriye düşme lüksüne sahip değillerdir. Dünya devrim tarihi; coğrafyamızın devrimci mücadele tarihi, Parti tarihimiz bize bunu söylüyor.

İçimizdeki kafa-kol ilişkilerden beslenen her türlü burjuva patentli hastalığın kökünü kurutmak zorundayız. Devrimci eğitim, burjuva hastalıklarında arınma, devrimci mücadelede içerisinde ilerleme yöntemiyle rotamızı belirlemeliyiz. Hiç kimse bu kirli alışkanlıklarla, hastalıklarla yoldaşlarının yüzüne de bakamaz, kitlelerin içine de çıkamaz. 53 yıldan bu yana devrimci kurumlar içinde en çok bedel ödeyen, sınıf mücadelesinde en çok emek veren devrimci-Komünist hareketlerden biriyiz. Kitleler içinden göğsümüzü gere gere yürümeyi de en çok biz hak ediyoruz. Saflarımızda bu gibi hastalıklarla uğraşmakta boynumuzun borcu olsun.

Scroll to Top